Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 48. Sayı (Ocak-Şubat 2014)
ÇATI & CEPHE • OCAK - ŞUBAT / 2014 31 Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından da açıklandığı gibi, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na aykırı olarak, mimarın eser sahipliği haklarının, yönetmelik yoluyla ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu konunun esas yönünün, bu yazı kap - samı dışında ele alınması gerektiğinden, burada sadece bu maddede yer alan çatılarla ilgili kurallara değinilecektir. Söz konusu yönetmelik, çatılarda yöre - sel malzeme kullanılması zorunluluğu ve yöresel mimarinin dikkate alın - ması zorunluluğu getirmekte, bunun dışında ise karar ve değerlendirmeler, hangi nitelikleri taşıyacak uzmanlar - dan oluşturulacağına ilişkin kuralların tanımlanmamış olduğu “Mimari Estetik Komisyonları”na bırakılmaktadır. Bunun dışında, ilgili yönetmeli - ğin “Çatılar ve Dış Görünüm” başlığı altında yer alan 35. maddesinde, “Çatı - ların, civarındaki cadde ve sokakların mimari karakterine, yapılacak bina - nın nitelik ve ihtiyacına uygun olması şarttır. Çatı eğimleri, kullanılacak çatı malzemesi ile yörenin mimari özelliği ve iklim şartları dikkate alınarak ilgili idarenin tasvibi ile tayin edilir” ifade - leri yer almaktadır. Bu maddede de vurgulandığı üzere, çatı eğiminin belir - lenmesinde iklimsel faktörler, çevresel faktörler, yapının mimari ve estetik özelliği ve buna bağlı olarak seçilecek çatı malzemesidir. Bu faktörler arasında, iklimsel faktörler kesin verilere daya - nırken, diğer faktörler daha esnek ve yoruma açıktır. Bu açıdan değerlendiril - diğinde, yapının hangi çevre içinde yer aldığı, çevrenin belirleyici nitelikte olup olmadığı gibi varolan durumun mesleki uzmanlar tarafından değerlendirilmesini gerektiren konular söz konusudur. Bu nedenle, Yönetmelikte tanımlanan ve çok önemli görevler yüklenen Mimari Estetik Komisyonları’nın niteliği büyük önem taşımaktadır. Net olarak tariflen - sızma olasılığını önemli oranda azalta - caktır. Çatı eğimi ve yapım özellikleri, çatı altındaki iç mekan sıcaklığını, dola - yısıyla binaların doğal havalandırma ve soğutma yükünü de etkilemektedir [6]. Çatı katlarının kullanımında karşılaşılan sorunlar, uygulamanın doğru yapılması ile büyük bir oranda önlenebilmekte - dir. Bunlar içinde özellikle ön plana çıkan ısısal sorunların, iç mekanların yazın çok sıcak, kışın çok soğuk olması, doğru yalıtım uygulamalarıyla çözül - mesi mümkün olmaktadır. Konutlarda Çatı Arası Mekanının Kullanıma Katılmasının Hukuksal Boyutu Konutlarda çatı arasının kullanımına ilişkin olarak İmar Yönetmeliği’nde yer alan en belirleyici konu, çatı arasına bağımsız bölüm yapılamayacağı, ancak “bu kısımlarda su deposu, asansör kulesi, tesisat odası vb. ortak mekan olarak ya da son kattaki bağımsız bölümlerle irtibatlı piyesler” yapılabile - ceğine yöneliktir. Çatı arasının son kat bağımsız bölümü ile bağlantılı olarak kullanılması öngörüldüğünde, son kat tavan döşemesinin kısmen veya tama - men yapılmayabileceği de belirtilmekte - dir [7]. Eğimli çatıya sahip konut yapı - larında çatı arası mekanların son katla ilişkilendirilerek kullanıma katılabilmesi, çatı eğimine bağlıdır. Çatı eğimi düşük olduğunda, bu kata ulaşmak için gerekli sirkülasyon alanı da göz önüne alındı - ğında, kullanmaya değmeyecek alan - larla karşılaşılırken, eğimin artırılması ile kullanım alanında önemli kazanca neden olacak hacimlere ulaşılabilmek - tedir. Çatı eğimlerinin belirlenmesinde hukuksal sınırlamalar imar yönetmelik - leri ile belirlenmektedir. Ülkemizde, yakın zamana kadar özellikle bazı büyükşehir belediyelerinin İmar Yönetmelikleri’ne göre, çatıların düz çatıdan başlayarak, orta eğimin biraz üstünde (en çok %45 eğim) eğime kadar yapılmasına izin verilmekteydi. Türkiye’de çeşitli illerde, belediyelerin ve büyükşehir belediyelerinin uygula - malarına baktığımızda, izin verilen en fazla çatı eğimlerinin %25’ten başla - yarak, %45’e kadar ulaştığı ve giderek %45’lik eğim uygulamasının yaygınlaş - tığı görülmekteydi. Ancak, 1 Haziran 2013 tarihinde yayınlanan Planlı Alan - lar Tip İmar Yönetmeliği ile büyükşehir belediyelerinin yönetmelikleri iptal edi - lerek, tüm Türkiye’de uygulanacak tek bir yönetmelik ortaya çıkmıştır. Sözü edilen yönetmeliğin en dikkat çeken maddelerinden biri olan 10. mad - desinde, “İlgili İdare Meclis kararı ala - rak, uygun gördüğü yerlerde, yapıların estetiği, rengi, çatı ve cephe kaplaması ile ilgili kurallar getirmeye, yapıların inşasında yörel malzeme kullanmasına ve yöresel mimarinin dikkate alınma - sına ilişkin zorunluluk getirmeye yetki - lidir. İlgili idareler bu amaçla ilgili kamu kuruluşlarının da katılımıyla, uzmanlar - dan oluşan mimari estetik komisyonları kurabilirler. Bu kapsamdaki yapılara proje hazırlama ve ruhsat düzenleme işlemleri komisyon kararına uygun ola - rak yürütütülür. Mimari estetik komis - yonları aynı zamanda mimarlık eser ve projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar verir. Bu komisyon tarafından özgün fikir ifade etmediğine karar verilen mimarlık eser ve projele - rinin değişikliklerinin ilk müellif dışında farklı bir müellif tarafından hazırlan - ması haline bütün sorumluluk değişiklik projesini yaptıranlar ve projeyi hazırla - yanlarda olmak üzere idarelerce ayrıca ilk müellifin görüşü aranmaz” şeklinde, Mimarlar Odası’ndan ve mimarlardan haklı olarak büyük tepki alan ifadeler yer almaktadır. Bu maddenin içerdiği asıl ve mesleki açıdan en önemli problem, TMMOB
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=