Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 64. Sayı (Eylül-Ekim 2016)

ÇATI & CEPHE • EYLÜL - EKİM 2016 44 Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin “Akıllı Kentler, Yeşil Binalar ve Isı Yalıtımı” konularında yapılacak yasal düzenlemelerle önümüzdeki dönemde yeşil ve enerji tasarruflu evlerin önünün açılacağını açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını belirten ÇATIDER Başkanı M. Nazım Yavuz, Yeşil Bina uygulamalarının çok önemli bir unsuru olan ve son dönemde yaygınlaşmaya başlayan bitkilendirilmiş çatı uygulamalarının küresel ısınma ve enerji kaynaklarının hızla tükenmesine karşı örnek bir çözüm oluşturduğunu kaydederek, “Bitkilendirilmiş çatılar, oksijen üretimini artırırken, ısı adalarının ve yağış suyu taşkınlarının azalmasını sağlıyor. Ayrıca enerji tasarrufu, yalıtım ömrünü uzatma ve ses yalıtımı gibi faydaları da var. Sektör olarak biz de Türkiye’de bu yöndeki olumlu değişime katkı sağlamak için çalışıyoruz” dedi. Sektör olarak uzun süredir doğaya uyumlu, çevreci ve enerji tasarruflu yapılar konusunda önemli adımlar attıklarını ve bu konuda toplumsal bilincin artmasına yönelik çalışmalarda da bulunduklarını belirten Yavuz, küresel ısınma ve enerji kaynaklarının hızla tükenmesinin her geçen gün daha büyük bir tehdit haline geldiğini, bu sorunların çözümünde duyarlı davranmanın herkesin görevi olduğunu söyledi. ÇATIDER’den / haber ÇATIDER, 17 Ağustos Depremi’nin 17. Yıldönümünde Uyardı Yeşil Binalar için Atılan Adımları Destekliyoruz ÇATIDER Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazım Yavuz, 17 Ağustos 1999 Depremi’nin 17. yıldönümünde yaptığı açıklama ile hayati uyarılarda bulundu. Büyük bölümü 1. derece deprem riskiyle karşı karşıya olan Türkiye’de yapı stoğunun son yıllarda önemli ölçüde yenilenmesine rağmen hala alınacak çok mesafe bulunduğunu kaydeden Yavuz, şunları söyledi: “Ülkemizde yaklaşık 7 milyon çatı, geleneksel yöntemlerle yapılmış. Bu çatıların deprem, fırtına gibi doğal afetlerde çok dayanıklı olmasını beklemek mümkün değil. Konut stoğunun yüzde 60’ını ise 20 yaşın üstündeki binalar oluşturuyor. Bu tablo karşısında hem yapılarımızı, hem de çatılarımızı hızla depreme dayanıklı hale getirmek zorundayız. Standartlardan uzak binalar nedeniyle depremin zararlarını gelişmiş ülkelere oranla çok daha ağır yaşıyoruz. Deprem anında güvende olabilmemiz için yapıların temelden çatıya kadar her bölümünün dikkatli projelendirilmesi ve inşa edilmesi gerekiyor. Çatılar uzman kuruluşlar tarafından yapılmalı ve kontrol edilmelidir”. Çatıdaki anten ve su deposu hayati risk yaratıyor Yavuz, çatılarda çanak anten, su deposu gibi yük oluşturan malzemelerin sıklıkla kullanıldığını hatırlatarak, bunun yarattığı riskleri de şöyle açıkladı: “Su depoları, çanak antenler, güneş enerjisi ısıtıcıları ve baz istasyonları gibi ekipman ve sistemlerin çatı üzerinde yer almaları bir hesaba ve projeye dayanır. Usulüne uygun olarak yapılması ve denetlenmesi halinde risk oluşmaz. İzinsiz ve bilgisizce yapılan ilaveler ise deprem, fırtına gibi olaylarda, bulundukları yapı ve çevredekiler için ciddi yaralanma ve ölümlere sebep olabiliyor. Çatının böyle sistemleri taşımadığı görüldüğünde tedbir alınmadan çatı üzerine ilave yükler konulmamalı. Türkiye’de çatılar sadece düşey kuvvetler gözönüne alınarak, uzman olmayan kişiler tarafından yapılabiliyor. Depremdeki yatay yükleri karşılayan çapraz bağlantıların çatı, kolon, makas düzlemlerinde yapılmaması veya eksik yapılması deprem anında hasar ve yıkımlara sebep olabilir”. Çatının tüm detayları projelendirilmeli Yavuz, güvenli çatı yapımında yapının tipine göre mimar veya mühendis tarafından hesaplanmış, tüm detaylarıyla çizilmiş, malzemeleri tarif edilmiş bir projenin olması gerektiğini belirterek, “Çatı bütünü içindeki, özellikle kalkan duvar, parapet, baca gibi yapı bileşenleri deprem sırasında yıkılmayacak, yapıdan ayrılarak çevreye savrulmayacak şekilde projelendirilmeli ve projeye uygun olarak inşa edilmelidir. Depremlerde sorun yaşanmaması için çatının binaya doğru bağlanmasına özen gösterilmelidir” dedi.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=