BAU Teknolojileri Dergisi 8. Sayı (Mart-Nisan 2023)
25 BAU TEKNOLOJİLERİ • Mart-Nisan / 2023 meydana gelen yıkıcı depremlerle son yüzyılın en büyük felaketini yaşadık. Uzmanlar, gelecekte de Marmara Denizi’nin yanı sıra Erzincan ve Bin- göl’ün yer aldığı Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu ve Varto Fay Zonları’nın kesiş- tiği alanın ve son depremde yara alan Hatay ve Adana’nın yer aldığı bölgenin, deprem riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. Dolayısıyla ülkece başlattığımız seferberlikle yıkıma uğrayan illerimizde yaralarımızı sarar- ken, bir yandan da “Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!” diyerek tüm bu bilimsel verilere uygun şekilde, depreme dayanıklı binalar inşa etmemiz gerekiyor. Aynı şekilde deprem riski taşıyan illerimizde de yıkıma uğra- mamak için bir an önce bölgelerdeki riskleri analiz ederek gerekli önlemleri almamız büyük önem taşıyor. Bilindiği üzere ülkemizde 80 yıl- dır deprem şartnamesi uygulanıyor ve 1999 Gölcük Depremi sonrasında yenilenen Deprem Yönetmeliği, gerekli görülen hallerde güncellenmeye devam ediyor. Binaların deprem dayanımının artırılması için; başta Deprem Yönet- meliği olmak üzere yürürlükteki tüm ilgili kanun ve yönetmeliklere göre pro- jelendirilmeleri, yerinde zemin etütle- rinin gerçekleştirilmesi ve bu projeler doğrultusunda yapım tekniklerine uygun olarak inşa edilmeleri gerekiyor. Doğru yalıtım malzemesi, doğru kalınlık ve doğru uygulamaya dikkat! Deprem bölgesinde kurulacak yerleşim alanlarında ve deprem riski taşıyan bölgelerdeki kentsel dönüşüm faaliyetleri esnasında inşa edilecek yeni binalarımızı hem enerji tasarrufu hem de deprem dayanımı konusunda koru- maya alırken dikkat etmemiz gereken bir başka husus da doğru yalıtım mal- zemesi, doğru kalınlık ve doğru uygu- lama ile yalıtım gerçekleştirmemiz. Ne yazık ki yalıtım sektöründeki en önemli sorunların başında standart ve yönet- meliklere uygun olmayan ürün üretimi, haksız rekabet, doğru yalıtım malze- mesinin seçilmemesi ve uygulamanın uzman kişiler tarafından yapılmaması geliyor. Ticari kaygıdan hareketle yapı- lan üretimler, etkin denetimin de olma- dığı ortamda, hem son kullanıcıyı teh- like ile karşı karşıya bırakıyor hem de sektörde haksız rekabete neden oluyor. Düşük kaliteli ve standart dışı performansa sahip bu ürünlerin kul- lanılıyor olmasına eğitimsiz-vasıfsız iş gücü, teknikte tarif edildiği şekliyle yapılmayan işçilik ve etkin işlemeyen piyasa denetimi eklendiğinde telafi edilmesi çok güç sonuçların alınması kaçınılmaz hale geliyor. Yalıtım yap- tırmak isteyenlerin donanımlı teknik ekibi olan, doğru malzeme seçiminde uzmanlaşmış bir firmayı tercih etmeleri bu nedenle önemli. Aksi durumda yalı- tım uygulamalarındaki detaylar gözden kaçabiliyor. Bu hem uygulanan yalıtı- mın verimini düşürüyor hem de binada yapısal hasarlara sebebiyet verebiliyor. Bu noktada kalın yalıtımın öne- mine özellikle dikkat çekmemizde yarar var. Ülke olarak enerji verimliliğinde asıl sıçramayı U değerlerinin artırıl- masıyla gerçekleştirebiliriz. Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri (ısıl geçirgenlik değeri) ile ülkemizde tavsiye edilen U değerlerini mukayese ettiği- mizde, ülke olarak U değerlerimizin iyileştirilmesi gerekliliğini açıkça görü- yoruz. Paris Anlaşması’ndaki gibi ulus- lararası taahhütlerin yerine getirilmesi için öncelikli hedefimiz Türkiye’deki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması olmalı. Isı yalıtımı uygulamaları öncesinde tüketicilerin kalın yalıtım ve doğru yalıtım uygulamaları hakkında detaylı olarak bilgilendirilmeleri büyük önem taşımaktadır. Mevcut binaların reno- vasyon uygulamalarında dahi yalıtım kalınlığının 1 santimetre artırılması ile yalıtım yüzde 20 oranında iyileştiri- lebilmektedir. Yalıtım malzemesinin kalınlığının artırılmasından oluşacak ilave maliyet uygulamadan uygula- maya değişmekle birlikte uygulama için gerekli olan iskele, işçilik, yapıştırma harcı, dübel, sıva gibi kalemlerden olu- şan toplam maliyetin içinde oldukça az yer tutmaktadır. Bu şekilde bir karşı- laştırma yapıldığında; yönetmeliklerin belirttiği minimum kalınlık değerleri üzerinden 1 santimetrelik iyileştirme gerçekleştirmek ve uygulama sırasında konusunun uzmanı bir ekiple çalış- mak tüketiciye ciddi tasarruf sağlar- ken, azalan karbon salımı sebebi ile sürdürülebilirliğe de görünür ölçüde etki etmektedir. n GÖRÜŞ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=