200x200 piksel Reklam Alanı

Erzincan

Erzincan

KONUK YAZAR
14. Sayı (Mayıs Haziran 2008)

Orhan Baltacıgil info@kentyapitasarim.com Bu denli şiddetlisini daha önce hiçbir hava yolculuğumda yaşamadığım "türbülans"lar içinde Erzincan Havaalanı'na inmeye çalışan uçağımızın camından bir yaklaşan bir uzaklaşan, bir sağa bir sola savrulan görüntüler...

Bu denli ÅŸiddetlisini daha önce hiçbir hava yolculuÄŸumda yaÅŸamadığım ?türbülans?lar içinde Erzincan Havaalanı?na inmeye çalışan uçağımızın camından bir yaklaÅŸan bir uzaklaÅŸan, bir saÄŸa bir sola savrulan görüntüler... Gördüğüm manzaranın algılayabildiÄŸim kadarı bile beni diÄŸer yolcuları saran korkuya kapılmaktan alıkoymaya yetiyor... AÅŸağıda, -en eski yurttaÅŸlarımızdan Hippodamos tarafından çizilmişçesine- dikgen planlı ve günümüzde pek de alışık olmadığımız türden düzenli bir kent görüntüsü var. Karasu Irmağı'nın menderesler çizerek suladığı, baharın da etkisiyle abartılı yeÅŸil ve bitek ovanın ortasındaki ÅŸu maket gibi kent mi yani ÅŸimdi Erzincan? Uçak, ovayı sınırlayan başı karlı Munzur ve KeÅŸiÅŸ daÄŸları arasında dönüşler yaparak alçalırken kentin üzerinden birkaç kez geçmiÅŸ olduk: yeryüzüne yaklaÅŸtıkça düş kırıklıkları baÅŸlar sanmıştım, hiç de öyle olmadı! GeniÅŸ ve aÄŸaçlıklı bulvarlar, parklar, bahçeler içinde az katlı konut yapıları, çaÄŸdaÅŸ mimari yorumla tasarlanmış büyük bir cami... Yakından da gözüme hoÅŸ görünüyor iÅŸte!    

 

Evet, Erzincan?a yolum ilk kez geçenlerde düştü. Bunca yıldır nasıl olmuş da buraya hiç ayak basmamışım? Gerçi, İstanbul?da değişik ortamlardan birçok Erzincanlı tanıdım; ortak özellikleri, hangi mesleği yapıyorlarsa o işte gerçekten yetkin oluşları, bir de karakter sağlamlığı ile güler yüzü bağdaştırmayı başarmaları. Erzincanlılara böyle yakınlık duymuşum da, acaba neden içimde hiç Erzincan?ı gidip görme merakı uyanmamış? Nedeni, okul yıllarından aklımda kalan: ?1939?daki büyük depremden sonra yerle bir olan kentin ?modern? anlayışla yeniden inşa edilmiş olduğu? bilgisi yüzünden (eh, modernlikten anladığımız ise, sakil, zevksiz, yüksek beton yapıları yan yana dizmekten ibaret olduğuna göre), Erzincan?ı da tıpkı Yalova, Bandırma, Polatlı ya da Gebze'den farklı olmayan çirkinlikte bir kent olarak hayal edegelmiş olmamdır herhalde... Erzincan hakkında daha uçaktayken başlayıp kent içinde yürürken pekişen izlenimlerimin böylesine olumlu oluşunda, -yılların önyargısından duyulan mahcubiyetin payı olsa da- aslında, elle tutulur gerekçelerim var:

- Bir kere bu kentte yaya olmak büyük mutluluk: dümdüz şehirde, geniş ve bakımlı kaldırımlarda özgürce yürüyebiliyorsunuz. Öyle M. Gökçek?in Ankara?sındaki gibi: ?altına bir araba çekmekten aciz ayak takımı!? muamelesi görüp aşağılanmıyorsunuz. Adım başı kent planları yolları süslüyor. Daha pek çoğumuz, kapı numaralarının sokağın sağında çift, solunda tek sayılarla büyüdüğünü öğrenememişken buradaki insanların, bu planlara bakarak yollarını, yönlerini buluyor olmaları ne denli inanılmaz değil mi? Araba sahipleri de aynı şekilde mutlu: bindiğim taksinin şoförünün gururla söylediği gibi, -dama tahtası şeklindeki kent planlamasını kastederek- ?Erzincan?da hangi sokağa, caddeye nasıl girersen, öbür ucundan aynen öyle çıkarsın!?

- Ne çok okul (üniversite dahil) var öyle? Okul çıkışlarında servis, trafik keşmekeşi olmaksızın ve bir kampus içinde yürümenin rahatlığıyla öğrenciler, yollara, parklara özgürce yayılıveriyorlar.

- Nihayet ?DEPREM?i ciddiye almış bir kent! 1939?daki 7.9?luk depremdeki yıkımın faturası ?kerpiç?e çıkartılmıştı. Gerçi 1992?de 6.8 ÅŸiddetindeki depremde de pek çok yıkım olmuÅŸ: bu kez yıkılan yapılar, önceki deprem yönetmeliÄŸine göre yapılmış betonarme yapılar... İnÅŸaat Mühendisleri Odası?nın -yanılmıyorsam- Adana Åžubesi?nin, ?Erzincan?da bu kez yıkımın nedeni aşırı kalınlaÅŸtırılmış betonarme?nin ağırlığı? yönündeki saptaması, ?o eski yönetmelik, bu yeni yönetmelik!? laf kalabalığı arasında unutturulup, betonun hala seçeneksiz tek yapı malzemesi olarak tahtını koruması saÄŸlanmışsa da hiç deÄŸilse burada, saÄŸduyulu davranılıp, dört katın üzerinde yapı yapılmıyor.                                                                       

- İnsanı ezmeyen, yayvan ve geniÅŸ Hükümet Konağı?nın önündeki parkta hemen göze çarpan İnönü ve depremzedeler anıtı ise bir kaç yönden ÅŸaşırtıcı: 1950?de baÅŸlayan Demokrat Parti iktidarı ile birlikte İsmet PaÅŸa karşıtlığı alıp yürürken, ?Milli Åžef?in heykelleri ya kaldırılmış, ya da daha önemsiz yerlere taşınmıştı; Ratip AÅŸir AcudoÄŸu tarafından 1947?de yapılmış Erzincan?daki İnönü Anıtı?nın tüm görkemiyle yerinde durması ancak, 1939?daki afetin yaralarının sarılmasında CumhurbaÅŸkanı olarak, O?nun gösterdiÄŸi ilgi ve yönlendirdiÄŸi baÅŸarılı çalışmalara deÄŸerbilmezlik gösterilmesine, o felaketli günleri yaÅŸamış Erzincanlıların izin vermemesiyle açıklanabilir. DiÄŸer ÅŸaşırtıcı yön ise anıtın boyutu ve kaidesinin yüksekliÄŸi: ?Milli Åžef?in, -KurtuluÅŸ Savaşı ve sonrasındaki bunca yararlı ve büyük iÅŸlerine karşın- halka bu denli yüksekten baktığı için mi sevilmeyip ilk demokrasi sınavında alaÅŸağı edildiÄŸi sorusunu akla getirmiyor deÄŸil! 

- Her ne kadar uygulaması ilk tasarımından hayli uzaklara düşmüş görünse de ?Terzibaba Cami / cemevi külliyesi mimar Danyal Tevfik Çiper?in önemli bir yapıtı. Ankara Kocatepe Camisi yapılırken, Vedat Dalokay?ın, çaÄŸdaÅŸ projesini uygulamayı göze alamayan, yerine bugünkü 17. yy camilerinin komik kopyasını konduran korkak zihniyetle karşılaÅŸtırıldığında, Danyal T. Çiper?e bu fırsatın tanınması, Erzincan?ın karnesine olumlu bir not olarak geçiyor. 

- Kaldığım otelin tasarımı çok sıra dışı: 90?lı yılların başlarında Özel İdare tarafından yaptırılan bu hoş yapının mimarını merak ediyorum. İlk gün bilen çıkmıyor; ertesi gün, otelin açıldığı günlerden beri çalışanı olan biri, tasarlayanının Mimar Şerife Meriç olduğunu söylüyor.

- Unutmamak gerekir: sıradışı vali Recep Yazıcıoğlu 1991?den başlayarak yedi yıl süreyle Erzincan?da görev yaptı: Daha ikinci yılındaydı ki 1992 depremi oldu. Aynı kentte 52 yıl arayla meydana gelen bu afetin izlerinin silinmesinin ötesinde yukarıda söz ettiğim iki ilginç yapının da onun yönetim döneminde gerçekleştirilmiş olması rastlantı sayılmamalı.

Olumsuzluklara gelince, Erzincan?da ne doğru-dürüst bir kitap evi bulabildim, ne de kent hakkında dişe dokunur bir yayın. Her ikisi de yakın geçmiş bağlamındaki İnönü ve Vali Yazıcıoğlu dönemleriyle ilgili imar etkinliklerinin belgelerine ulaşamadım. Belleksizlik, bu toprakların ortak sorunu kuşkusuz; ama bu kadarı biraz da vefasızlık sayılmaz mı?..


 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

2025, İnşaat Sektöründe Enerji Dönüşümü için Dönüm Noktası Olacak mı?

Avrupa genelinde artan faiz oranları ve inşaat maliyetleri, bina sahiplerini 2024 yılında enerji dönüşüm projelerine yatırım yapma konusunda temkinli ...
9 Ocak 2025

CEPHEDER; "2024 Yılı Sektörel Değerlendirmesi ve 2025 Yılı Öngörülerimiz"

2024 yılı, çatı ve cephe sektörü için dinamik ve zorlu koşulların bir arada yaşandığı bir yıl oldu. Küresel ekonomik istikrarsızlıklar, malzeme maliye...
24 Aralık 2024

Cephe Sistemlerinde Dijitalleşme ve Sürdürülebilirlik: Geleceğe Yönelik Yatırımlar

Son yıllarda inşaat sektörü genelinde, özellikle cephe sistemlerinde sürdürlebilirlik ön planda yer almaya başlamıştır. Modern binaların estetik görün...
23 Eylül 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Enerji & DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.